top of page
  • Facebook Metallic
  • Twitter Metallic
  • Google Metallic
  • Blogger Metallic
  • Tumblr Metallic
  • Pinterest Metallic
  • YouTube Metallic
  • Vimeo Metallic
  • RSS Metallic

MODA VE SANAT

Sanat

Moda, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük, değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yeniliktir ve yaşamımızda ki çoğu alanı kapsar. Genel davranışlar, sanat, mimari, edebiyat, yemek gibi konuları da içine alır. Moda sanıldığının ve genel toplumda ki bilinen anlamından da daha geniş kapsamlıdır. Bir toplumun kültürünü, yaşayış biçimini de yansıtır.

Sanat ise bir duygu, tasarı, güzellik vb. anlatımın da kullanılan yöntemlerin tamamı ve yaratıcılığın veya hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılıktır… Sanat insan tarihin de var olan bir olgudur. E.G Benite; “sanat; ne bir oyun ne bir eğlencedir. O ancak ruhun dışarıya vurarak kendisini göstermesi ihtiyacıdır.” demiştir. İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini, yaşama bakışlarını, sanat biçimlerini ve sanata bakışlarını değiştirmiş, her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümler de ortaya çıkmıştır.

ilk sanat eserleri günümüzden yaklaşık 40 bin yıl öncesinden itibaren Avrupa, Afrika ve Avustralya’da bulunmuştur.. İnsanlık tarihinin ilk sanatsal ürünleridir. Bunlar arasın­da güneybatı Fransa ve kuzey İspanya’da bulunan mağara resimleri özel bir öne­me sahiptir. Mağara resimlerinin bulunduğu mağaralardan bazıları; Lascaux (Fransa), Niaux (Fransa), Trois Freres (Fransa) ve Altamira (İspanya)dır.. Bu ma­ğaraların iç kısımların da duvarlara genellikle bizon, mamut, yabani at, geyik, aslan, ayı ve yaban keçisi gibi hayvan figürleri resmedilmiştir. Hayvan betimlemeleri çok doğal ve gerçekçidir. Paleolitik kültürler arasında mağara resimleri dışın da taştan, fildişinden ve kilden küçük heykelcikler de yapılmıştır. m.ö. 28000-23000 arasında Gravettiyan kültürüne ait olan venüs adı verdikleri heykellerin yüzleri işlenmemiştir, göğüsleri, karın kısmı ve kalçaları abartılı bir biçim de betimlenmiştir. İçlerinden en önemlileri Almanya’da bulunan Willendorf Venüsü, Çek Cumhuriyeti’nde bulunan Dolni Vestonice Venüsü, yukarı Garonni de bulunan Lespugue venüsü dür.

Günümüz de görsel sanatlar da kullanılan sanat; Güzel sanatlar olarak müzik ve edebiyat konularını da içine alır.. Güzel sanatları; görsel sanat, işitsel sanat ve dramatik sanat olarak 3 alanda inceleyebiliriz… Bir de bilindiği gibi pratik sanatlar (zanaat) vardır. Rönesans dönemine kadar sanatla birlikte anılmış, yavaş yavaş zanaat ve sanat olarak ayrılmış daha sonra 3. kez tasarım olarak bölünmüştür… Peki nedir bu zanaat??*

Zanaat; insanların bedensel duygusal ihtiyaçlarını gidermeye yönelik üretim değerleridir…El becerisi ve ustalık isteyen bir olgudur. Günümüz de zanaat denilince akla ilk gelen küçük sanatlardır aşçılık, marangozluk, dokumacılık gibi alanları kapsar. Şiir, müzik, resim, heykel, hat, tezhip gibi zanaatler ise “güzel sanatlar” olarak adlandırılmaktadır. Sanat ve zanaat arasındaki fark; zanaat maddi ihtiyaçlar doğrultusunda yapılır, eğitim ve tecrübe gerektirir. Sanatta ise yaratıcılık ön plandadır. Buna bir örnek verirsek Cappadocıa da sizlerinde bildiği gibi çömlek meşhurdur. Biz bu çömleklerimizi ihtiyaçlarımız doğrultusunda kullanabiliriz. tecrübe ve becerilerimizi katarak yaparız.  Bu çömlek çamurundan  tabak, bardak, vazo, çömlek ve daha bir çok şey yapabiliriz bu zanaata girer. Ama bu çamuru siz yaratıcılığınızı katarak  bir heykel yaparsanız sanata girer.

Zanaat markalaşır ve garantisi vardır. Sanat modelleşir idolleşir  garantisi yoktur markalar ölümlü sanat eserleri ölümsüzdür. Aynı şeyi moda tasarım ve sanat ayrımı için de söylenebilir…

Moda tasarım da sanat; vazgeçilmez biz parçadır ve moda ilk çağlardan beri yanı başımızdadır. Arkeolojik araştırmalar da rastlanılan üst Paleolitik Döneme ait olan takılar ve süslenme davranışları, köklerinden delinmiş hayvan dişleri; kemik, geyik boynuzu ve fildişinden yapılmış dairesel, oval veya uzun delikli boncuklar süslenmek için kullanılmıştır…Anadolu da  Neolitik (M.ö.7000-5000)döneme ait deniz kabuklarından yapılmış bilezikler, Helenistik (M.Ö. 323) döneme ait altından işlenmiş kuş ve mersin ağacı motifleriyle küpe, çelenk, diademler, saç iğneleri, gerdanlıklar yapılmıştır. Mısır da bulunan baskı yapılmış parçalar, saç örgüsü stili, çok eskilere dayandığı söylenilen Afrikada ki kabilelerin burunlarına, çenelerine, kulaklarına halka takması gibi ilginç davranışları bunun en bilinen kanıtıdır…

Bugün çoğumuz için moda, 1900 den günümüze kadar, değişen giyim tarzıdır… Oysa bu kadar basit değil…O kadar eski bir tarihe sahibiz ki geçmişten günümüze derken aklımıza gelen en yakın tarih Rönesans dönemi olmalı… 16. yüzyıl da giysi tasarımlarından esinlenerek yapılmış mimari yapıtlar… Ressamların tablolarından esinlenerek yapılmış  heykeller ve tablolardan esinlenerek yapılmış kıyafetler gibi… Aslında hepsi ayrı birer sanat dalları olsa da ortak noktaları  dönemin modasını oluşturur… Moda geçici bir kavramdır sanat ise devam eder… Moda olan bir parça ortaya çıktığında sanat eseridir deniliyorsa  o hep sanat eseri olarak kalır… Fakat başka, yenilikçi ve  farklı bir tarza geçiş yapıldığın da modası gecen parçaları demode diye nitelendiririz… Araştırmalara göre 1900 lü yıllara kadar moda daha yavaş değişim gösteriyor ve insanlar yeni olguları geç kabulleniyordu… 1900 lü yıllar da  insanlar teknolojinin gelişimine ve sürekli değişime alışmaya başladıkları için yenilikleri kabul etmişlerdir..bakış açıları değişmiş olan toplumlar moda olgusunun hızlanmasına da katkı sağlamıştır…“Moda; sanatı yaşama biçimlerine çevirme çabasıdır.” diyen  SIR FRANCIS BACON bu sözün de tam da benim değinmek istediğim konuyu kısaca özetlemiştir. Bu şartlar altında tüm yapılan eserler aslında moda uğruna yapılmıştır…

Moda ve sanat’ın bütünlüğüne gelirsek. Aslında sürrealist çalışmalar moda ve sanat’ın kanıtıdır. Sürrealist ressamlardan Salvador Dali ve Pablo Picasso  bir çok modacıya ilham kaynağı olmuştur. Gabriel Chanel, Elsa Schiaparelli gibi Diane Von Furstenberg’ün sürrialist çalışmalardan esinlendiğini yaptıkları tasarımlar da görmemiz mümkün… Bunun dışında  günümüz deki bir çok moda tasarımcısı koleksiyonlarını oluşturma aşamasın da müzelerin kapılarını aşındırmaktadır. Alexander Mcqueen, Alberta Feretti, Dolce Gabbana, Chanel gibi dünya markalarının tasarımcıları; Fransa da bulunan Louvre müzesi, New York City de bulunan Metropolitan Sanat Müzesi, İngilterede bulunan British museum ve London museum, Hollanda daki Gemeentemuseum Den Haag en çok ziyaret ettikleri müzelerin başın da gelir…

Moda ya sanat’ın eklenmesiyle moda tasarımcısı yönünden düşünecek olursak elbise sıradanlıktan kurtuluyor.  Eserinize sadece size ait olan değerlerinizi, çizgilerinizi, sizin renklerinizi kattığınız zaman eseriniz sizin kimliğinizi taşır. Mesela ünlü modacılardan Elsa Schiaparelli doğa daki hayvanları farklı bir boyuta taşıyarak tasarımlarının üstün de kullanması, nesneleri olağan dışı haliyle kullanması onu bir moda tasarımcısı aynı zaman da moda sanatçısı yapar. Diğer bir moda sanatçısı Paul Poirettir. Doğa daki bitkileri konu alan Poiret’in tasarımları  günümüz de sanat eseri olarak kabul görmüş ve müzeler de sergilenmektedir…

Ve çok yakınımızdan bir isim; kimliğinin bir İngiliz, geleneklerinin Türk olduğunu söyleyen, Lady Gaga ve  Michelle Obama gibi ünlü isimleri giydiren Hüseyin Çağlayan’ın tasarımları defileler dışında müzelerde sergilenmektedir… Herkez tarafından ilginç bulunan tasarımlar hayal gücünün  ve teknolojinin güzel eserleridir…

bottom of page